17 Ocak 2014 Cuma

Mektup






Hayallerim... Onlar hep varlar. Sanırım az şey dilemiyorum, Tanrı'dan. Belki de bu yüzdendir, istediklerimin gerçekleşmesinin sebebi. Saatlerce kurduğum hayallerin arından, kalemimden dökülenler satırlara, sayfalara ve günceme sığmamaya başlayınca anlıyorum; ben çok şey istiyorum! Ülke ülke gezmek istiyorum mesela, gittiğim yerlerden sevdiklerime kart postal atmayı... Renkli renkli, sayfa sayfa mektup kağıtlarına gördüklerimi, yaşadıklarımı, yalnızlığımı özetleyecek; sonbahardan arta kalan sarı bir yaprak... İçimi ısıtan kahve kokusu sinerken üzerime, dolma kalemimin mürekkebini doldururken ben; mektubun kenarına damlayan bir kaç damla iz... Kapatırken zarfı, üzerine mum akıtıp, mühürlemek... Daktilom olsun istiyorum, mesela. Kalemim tamamlayamazken cümleleri, daktilom dokunsun kağıda, sesi kulaklarıma. Yazdıkça gerçekleşecek, yazdıkça yaklaşacaklar; olu verecekler, hissedebilecekler... Bir piyanom olsun istiyorum, mesela. Üzerinde sayısız eser çalınmış, çalınanlarla kendilerini büyülemiş insanların gıptayla izledikleri bir piyano. En çokta balonlar kadar özgür olmak istiyorum. Ağlayan bir çocuğun görünce, mutlu ettiği gibi; gök yüzüne yükseldikçe yükselen; uçsuz bucaksız. Özgürce... Bir de yıllanmış bir şarabım ve gramafonum. O çaldıkça; yudumladığım şarap, yoldaş olsun bana. "Bazen yüreğini açamazsın, derdini diyemezsin, o zaman ya iki satır yazarsın yada bırakırsın şarkılar anlatır." 17.01.2014 21:00