11 Haziran 2012 Pazartesi

Dökme yüzünü küçüğüm


Dökme yüzünü küçüğüm,

Hayatın daha başındasın. Kırılan oyuncağın olsun, yeter ki kalbine dokunmasınlar. Çünkü o kadar kolay değil toparlanması... Hadi kalk, yenisini alalım, gülsün yüzün. Sil gözlerini, buğulu buğulu bakma artık.

Büyüdüğünde daha iyi anlayacaksın beni. İnsanların gizlemeye çalıştıkları kimliklerini göreceksin, şaşırtmasın seni. Bir başına olacaksın hep. Ummadığın bir anda en yakınım dediğin en uzağın olacak. Canım dediklerin senden canını alacak. Kibir, kıskançlık, kin bürümüş artık gözlerini. Sen onlara uyma olur mu?

Hep sev, hep sev sen. Umursama onları, kin tutma, nefret etme. Kızma onlara... Onları birer canavara dönüştüren yine onlar... Merhametli ol, sev onları. Sen acımasız olma.

Dökme yüzünü küçüğüm,

Büyümek istemedim ben hiç. Öylesine yaşayan, keyfi davrandığı zamanlarda seni kukla gibi kullanmalarına izin verme. Bencil ol biraz, ezilme karşılarında; seninde kararlarının olduğunun farkına varsınlar. Ama yine de sev onları.

Aşık olma! desem de olacaksın. Tadacaksın illa ki... Aşık ol da gör o zaman. Ama çokta üzme kendini olur mu? Hayatına giren kişiler, gerçekten doğru kişilerdir. Hepsinden bir şey öğrenirsin ve tecrübe kazanırsın yaşadıklarından. Seni üzmelerine izin verme yeter!

Dökme yüzünü küçüğüm,

Ben gidiyorum. Büyümek için acele etme sakın. Oyuncağın, çikolatan ve bisikletin için ağla. Seni oyuna almadıkları için ağla, dertlerin bunlar olsun. Seni ağlatacaklar, üzecekler, hayatımın son noktası diye düşündüğün anlar olacak. Yine de ümitsizliğe kapılma, elbet bir dönüm noktası olacaktır. Daha büyüyeceksin çünkü.

Dönüm noktası ve mutluluk paydasını yaşamadım ben hiç. Ama sen yaşayacaksın!

Sen yine de bunlara rağmen, dökme yüzünü be küçüğüm.

11.06.2012 17:03

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder