15 Haziran 2012 Cuma

Merdiven

Bir bir çıkıyorum ömrüm merdivenlerinden. Ekseriya takılıyor ayağım, tökezliyorum. Yine de pes etmiyorum, sendelediğim yerden tutunup devam ediyorum. Ufuk çizgisine yönlendiriyorum; kafa yorduğum, derleyemediğim planları. Nerede kaldığım, ne düşündüğüm, ne yaşadığımın bir önemi olmadan... Hepimiz çoğullar içinde, tekil düzendeyiz. Doğarken başlarız ayrılıklara, ölürken de son defa ayrılırız üzerine titrediklerimizden. Hep mutlu olmaz ya insan, arada kızar, küser, gönül koyar. Yine de kendine en yakındır, hepsinden önce. Yaşadığımız sinir harpleri, bir sözle kırıldığımız anları, haksız yere suçlamaları kabul etmesekte; istemeden kontamine ederiz ruh halimize kişi ya da kişilerden dolayı... Ardından gelsin; bunalım, melankoli, paranoya... Kozamıza çekilip, izleriz olan biteni. Ses çıkarmayız; bazılarımız dostları ile paylaşır, bazıları kağıt parçaları ile. Gözyaşlarımızı silen değil de, içine hapseden onlar olur. Bazen o kağıtlar anne olur, baba olur, ağabey olur. İsteyip de söyleyemediklerini, içine uhde olanları, heyecanlarını, çocukluklarını, sır gibi tutar; sen hatırlamak isteyene dek. 15.06.2012 15:00

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder