2 Mayıs 2012 Çarşamba

Alis Volat Propriis

Hayata hep erken başlamışım ben. Gözlerimi bile dünyaya bir ay önce açmışım. Dünyayı ben keşfedeceğim mantığıyla çıkmışım, ana rahminden. Evreka! Ben buldum, aha dünya diyeyim buraya. Şu kadın olan annem, erkek olan babam, şu ufak erkek çocuğu da ağabeyim olsun demişim. Başlamışlar isim düşünmeye,"ne olsun? değişik olsun? güzel olsun; Gökçen olsun" demişler. Anlamı gibi; albenili, güzel ve hoş olsun. Muhteşem. *Ama şanslı olsun demeyi unutmuşlar. Neyse konu bu değil, detaylı anlatacağım zaten. Dokuz aylıkken yürümeye başlamışım, millet emekler önce... Yok, illa farkım olacak ya. Tabi durur muyum? Hayır. Bıdır bıdır, yürüyüp; bıcır bıcır konuşmuşum. Bir de yarım yarım konuşmamışım direkt, lan, hey höyt demişim ben. ŞAka bir yana, annem çok yakınır bu durumdan, "ben hep çocukça konuşurdum, sen büyük insan gibi." Değişik bir insanım ben, söylüyorum dinlemiyorsunuz! Gel gelelim, dört yaşında iken; tırmıkla oynuyorduk; herkes kum kazarken ben asfalt kazıyordum. Böyle de psikopatım. O an, bir ses! tırr tırrrrr tırrrrr. Ne o? Ne o? Kaç kaç kaç... Aha tırmığım. Kırıldı. Bir baktım ki Woswos! Ezdi geçti be. Nasıl bir güçtü bu! O gün bugündür aşığım işte ben bu arabaya. Okul yaşı altıdır, ben 5 yaşımda başladım(bir erken adım daha). Okula gittik, ben okula başlamak istiyorum diye çıkıştım müdüre. Gel bakayım dedi. Hemen gittim yanına, kaç yaşındasın sen? Beş. Ama küçüksün. Ama sayı sayabiliyorum. Ama daha bir senen var. Ama Abeceyi biliyorum. O zaman sana soru sorayım bilirsen, başlarsın olur mu? Olur. Ev telefonunuz, adresiniz, ailendekilerin ismi yaşı ve mesleği. Hepsini tıkır tıkır, teklemeden söyledim. Baktı müdür, o zaman kayıt edelim seni. Oley be, önlüğüm olacak benim de. 17 gün sonra, tam doğum günümde başladı ilk ders. Herkesin annesi, babası sınıfa girmiş. Ağlayan, zırlayanlar. Öff ne bu be? Annem geliyor, ben git diyorum. Ben dururum tek başıma, karışma ya! Sınıf başkanı seçilecek, kimler katılacak dedi. Sanver Öğretmen'im... Ben hemen parmak kaldırdım. Cesaret geldi bir kaç kişi daha kaldırdı, ama ben seçildim. Yardımcım da Gökhan'dı. Sınıf kalabalık olduğu için üçerli oturuyorduk. Beni de Mert ve Kemal kankaların ortasına oturttururdu. Hem uslu dursunlar hem de benden örnek alsınlar diye. Bilmiyordu ki onları ayartan bendim. Ortaokulda basketbol takımına gireceğim diye idmanlara kalıyordum, 1.50 boyumla turnikeye giremiyordum ki. Üçlük at diyordu Namık hoca. Gayretliydim, İzmirspor'a başlamıştım. Git gel, ah be ne günlerdi. 14 yaşımdaydım... O zamanlar otobüse binen bir kız vardı, benden büyük. Liseye gidiyor belli, eteğini hiç sevmemiştim. Sırf bu eteği giymemek için, gitmem bu liseye diyordum. Mezun oldum ortaokuldan. Lise kayıtları başladı. Gittik okula, kayıt yaptırdık. Kıyafetlerini almaya gittik bir baktım o etek!! Aman tanrım, büyük konuştum. Arada okuldan kaçmalar, disipline gitmeler ama çalışkan ve kol başkanı olmamdan kaynaklanan durumlardan af edilmem artı taraflarıydı tabi bir de tatlı dilim. Bu dört sene de yaşananlar, unutulmayacak tabi. Yine olsa, üniversite değil, lise okurum ben! Son zamanları, üniversiteye hazırlanıyoruz. Kızlarla üniversite ziyareti yapalım dedik. Giyindik, süslendik, Ege Üniveriste'si Meslek Yüksekokulu'na gittik, kampüsü beğendik. Ben, artistim ya. Nasıl olsa İzmir'de okumayacağım.. Fikir olsun diyerek geziyorum. Ayy eski bu okul, hayatta gelmem!(Aha 2. büyük konuşma geliyor). Tercihleri yapıyorum, 16.sırada Ege. Gelmez nasıl olsa, okul dördüncüsüyüm rahat rahat girerim Eskişehir Osmangazi'e mis. Diyorum. Tercihler açıklandı ve EGE! Oha, yuh, çüş, ne bu? Ne biçim hayat bu? İstemediklerim oluyor, istemesem mi? Belki olur hı? İki yılı da böyle atlattık. Çok eğlendim ama. Tadı başkaymış. Mezun olup, işe de başlayınca hayatın bir basamağına daha erken başladım. Evet şu an yirmi yaşındayım. Benimle yaşıt olanlar hala okurken, ben çalışıyorum. Zamanın içinde bir yerlerdeyim herkes gibi ama erken. O an geçmiyor gibi, baktığında şu ana; dün gibi... Kıymetini bilmeden yaşıyoruz, pişman oluyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder