24 Mayıs 2012 Perşembe

Beni Böyle Sevseniz?



İçimde biriken hüzünler, bir bir dökülüyor cümlelerime... Boğazımda takılı kalıyor, söyleyemiyorum; yazmakla yetiniyorum.

Bir şey var içimi acıtan, garip. Hiç alışık olmadığım bir şey bu. Tanrım! Mazoşist mi oluyorum ne? Yazabilmek için kendimi üzüyorum, bunalıma giriyorum.

Benim sorunum ne?

Hep 'Pollyanna' oldum bugüne dek. Her kötü olaydan bir iyi çıkardım. Olumsuzluğa kapılmadım, olumlama yaptım. Şanssız biri olduğumu hiç düşünmedim. Hep arkadaşlarımın 'neşe kaynağı' oldum. Mutluluk dağıttım, asık suratlı dolanmadım hiç. Hırs, gurur yapmadım, kin tutmadım. İnsanlara olduğundan fazla değer verdim, mutlu ettim onları. Tavır almadım yine de, en çok ben sevdim. En çok sevdim! sevdim...

Hayallerim parçalandı. Parçaları bir araya getiremedim hiç. Toparlayamadım kendimi. Yok olmuşluktu belki de benimki. Ümitsizlik. Can acıtan, kabuk bağlamaya çalışan bir yaraydı. O yara hiç iyileşmedi. Fırsat vermedim merhem olmaya çalışanlara. Haksızlık ettim. Duygularıyla oynamadım ama. Hep kendimi koydum onların yerine, o yüzden kaybettim ya her seferinde.

En çok acıtanlar da; onlardı.

Acımasız olamadım, umursamaz. Değer yargılarımı yoksayamadım. Değişmedim onlar için. Nasıl değişebilirim ki?! Söylenenlerin aksine davranıyorum, kabul.

Ama ben böyleyim. Beni böyle sevseniz?

Olduğum gibi; iyimser, sevecen, espritüel, enerjik, anlayışlı, dürüst. Değerlerinden vazgeçmeyen, insanları olduğu gibi kabul eden, yapmacık olmayan biri olarak kabul edin. Böyle sevin.

Çok mu istiyorsunuz, değişme mi?

Ha bende bilirim, tırnaklarımı çıkarmayı, söylenen lafları alttan almamayı, sürekli asık suratlı olmayı, yalan söyleyip 'kafama göre takılmayı' bende bilirim.

Hangisini tercih edersiniz?

Optimist menüdeki jojimic mi, Pesimist menüdeki jojimic mi?

Karar sizin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder